Köpekmi? Soyumu?

[savaş Cenk]

Bide

"Armut dibine düşer"
"Şıçandan doğan kendirkesen olur"
"asil azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar onunda aslı ayrandır"

ve

"Katranı kaynatsan olurmu şeker,Cinsni s.....m cinsine çeker"

Demişler.

Tabi sizde haklısınız.zaten genetik denen bilim, dna, kromozom lokal genler, allel genler, atavizim vs. falan hepsi birer safsata. Zootekni ve biyoloji bilimleride yok aslında. Bunların hepsi para tuzağı.



Dipnot: Harabat ehlini hor görme şakirt. defineye malik ne viraneler vardır... diyende şair değil. Erzurumlu İsmail hakkı hazretleridir.

Evvela;


Bir doğan vardı. Kuş, bir yaşlı kadının bahçesine geldi. Yaşlı kadın doğan kuşunun aç ve bakımsız olduğunu gördü ve acıyıp onu yanına aldı. Yaşlı kadın, doğan kuşunun önüne bir hamur yemeği koydu. Et yiyerek beslenen doğan, önüne konulan hamur yemeğini yiyemedi.

Yaşlı kadın, "Seni önceki sahibin, bakımsız bırakmış, güzelim gagan uzamış kıvrılmış, yemek yiyemez hale gelmişsin" diyerek, kuşun gagasını tuttu ve kesti. Kuş çaresiz yaşlı kadının elinde çırpındı durdu. Yaşlı kadın, elindeki kuşun çırpınması sırasında kuşun tüylerinin yıpranmış olduğunu gördü. "Vefasız sahibin senin tüylerini hiç düzeltmemiş" diyerek, kuşun kanatlarını tek bir hizaya getirecek şekilde kesti.

Niyeti, zavallı gördüğü kuşa yardım etmek olan yaşlı kadının gözleri bir an, doğan kuşunun pençelerine takıldı, "Zavallı kuşum.... Senin tırnaklarını hiç mi kesen olmadı? Ne kadar uzamış böyle!" diyerek, doğan kuşunun av avlamaya yarayan pençelerini kalın bir makasla kopardı.

Kuş, kendisine merhamet eden, ama bir doğan kuşuna nasıl bakacağını bilmeyen yaşlı kadının elinde rezil oldu. Artık, avına süratle götüren güçlü kanatları yolunmuş, et yemekte kullandığı sivri ve kesici gagası parçalanmış, avını yakalayıp göklere çıkardığı meşhur pençeleri kökünden kesilmiş olarak ortada kalakaldı. "Cesur" doğan kuşu, merhametli ama bilgisiz bir yaşlı kadının elinde, "korkak" bir kargaya dönüştü. (Mevlânâ'dan)
Burada çevre faktörünün, verilecek eğitimin ne denli önemli olduğunu veyahut bilgisizce cahilane bir davranışın nelere mal olabileceğini görmekteyiz.


Saniyen;


eğer bir soyun üyelerinin diğerlerine üstün olduğunu kabul etseydik yada bunun bir gerçekliği olsaydı doğal yaşamda baskın ve lider olan erkeğin yavrularının her daim lider erkek olarak sürünün başında olduğunu diğerlerine bu şansı vermediğini görecektik halbuki doğal yaşamda tam tersi gelişmeler yaşanmaktadır.

aynı şekilde bu ülke, babası emniyet teşkilatında oğlu veya kızı terörist olanları veyahut aynı babanın bir evladının subay diğer evladının terörist olduğunu bir çok kereler müşahade etti. Hakeza babası divane olan bir çok kişinin önemli bilim adamı olduğunu yada birçok bilim adamının çocuğunun gerizekalı olduğunuda hepimizi biliyoruz. işbu sebeplerle soyun çok önemli olmadığını çevresel faktörlerin yetiştirilme tarzının daha önemli olduğunu isbata gerek yoktur bu husus aleni olarak ortadadır.


Salisen;


Önemli Not: Başkasının kusurunu arayan önce kendi kusurunu görmelidir.

Bahsi geçen söz İbrahim hakkı hz. lerine ait olmakla birlikte -ki ''ismail hakkı'' değil - şiirleride bulunan muhterem zat a bizzat ismini yazmadan atıfta bulunulmak suretiyle şair demektede bir beis yoktur. nasılki bir anlatımda şair derki ''korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak'' dediğimizde bunu şair değil M.Akif Ersoy demiştir diye ortaya atlamak nasılki uygun değilse -ki zaten M.A.E. kastedilmektedir- aynı durum buradada geçerlidir.
bahsi geçen söz hor görme zakir, zahit, zahid, şakir yada hor bakma zahit, zakir, vs gibi Günümüzde çok değişik şekilde söylensede aşağıdaki anekdottanda (hikaye, menkıbe, rivayet vs. artık nasıl değerlendirirseniz) anlaşılacağı üzere değişmeyen tek kelime vardır ki oda ZAKİR dir. dolayısı ile herne kadar osmanlıcada şakird (dikkat sonu ''D'' dir) öğrenci demek isede mezkur sözde kullanılan kelime ''ŞAKİRD'' değil (hele hele osmanlıcada bulunmayan ŞAKİRT yani T ile hiç değil) doğru olan ''ZAKİR'' dir.
Yine ayrıcahalk ozanı seyrani de ''harabat ehline hor bakma SAKIN, define bulunur viranelerde'' demiştir.

Erzurumlu ibrahim hakkı hz.lerinin şakir (durumundan memnun olan) ve zakir (Zikreden, Allah'ı anan, Allah'ı gerektiği gibi teşbih ve tehmid eden manasına gelir) adında iki oğlu vardır. zakir adı gibi sürekli hakkı zikirle meşgul salih bir evlattır. şakir ise meyhaneden çıkmayan, ayık dolaşmayan biridir. bir gün ibrahim hakkı k.s hz.leri zakir’i alır yanına birlikte bir yere gideceklerini söyler. giderlerken meyhanenin önünde zakir’e beklemesini söyler, içeri girer. oğlu şakir masa başında sızmıştır. meyhaneciye, oğlunun ne kadar borcu olduğu sorar ve tüm borcu kapatır, zakir’le beraber yola devam ederler. babasının çıkması ardından şakir uyanır, borcunu ödeyip kalkacaktır. meyhaneci “borcun yok, baban ödedi” dediğinde, müthiş biri haya duygusu kaplar benliğini ve peşlerine düşer. ibrahim hakkı k.s hz.leri ve zakir bir uçurumun kenarındadır ve babası oğluna: kırklar’dan biri vefat etti, atla, kırklara karışasın, der. havada da otuzdokuz tane kuş dönmektedir.zakir o ilme rağmen bir an tereddüt eder. tam o anda şakir,hakkını helal et baba, bismillah, der, atlar ve göğe, kırklara karışır. zakir’in şaşkınlığı arasında, erzurumlu ibrahim hakkı k.s hz.leri meşhur sözünü söyler:

Harabat ehlini hor görme zakir, defineye malik viraneler var.

KONUMUZ İLE PEK İLGİSİ BULUNMAMASINA, AMACIMIZIN KİMSEYE EDEBİYAT DERSİ VERMEK VEYAHUT BAZI ŞEYLERE VAKIF OLDUĞUMUZU İSPATLAMAK OLMAMASINA VE DAHİ BU HUSUS HADDİMİZE DÜŞMEMESİNE RAĞMEN AÇIKLANMASINDA FAYDA GÖRDÜK. KUSURUMUZ VARSA AFFOLA...

Saygılarımla.