Yorumları: 473
Konuları: 0
Kayıt Tarihi: 30-12-2010
Verdiği Teşekkür: 6
Aldığı Teşekkür: 8
RE: Türkiyede Yaşayan Nadir Hayvan Türlerimiz Lütfen Okuyup Paylaşalım
(19-03-2013, Saat:03:36)Leopar7 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Yöreden Kayitlarla devam ediyoruz;
Aydin -Mugla yöresi; BESPARMAKDAGLARI Sene 1948
BEŞPARMAK DAĞININ ÇİÇEĞİ ;
15 sayılı kıymetli mecmuanızda Süreyya Levent'in 'İskenderun Kıyılarındaki Avlardan' bahseden yazısını büyük bir zevkle okudum. Bu gibi kalem sahibi arkadaşların yazılarını esirgememelerini rica ederim. İskenderun avlarından bahseden avcı arkadaşımız, yazının bir noktasında Dörtyol'un sarp dağlarında pars bulunduğunu ve buna oralıların kaplan dediğini, yani kaplan olmayıp pars demek istemesini hoş görmedim. Memleketimize gelen İngiliz, Fransız, İtalyan gibi yabancıların, derilerini bizden yüksek fiyatla aldığı bu hayvan hakkındaki noksan bilgimizin gezete ve mecmualara aksetmesine karşı müsamahakar davranamıyorum. Çünkü, yabancıların bizleri tayip etmelerinden çekiniyorum. Şimdi gelelim pars meselesine: Deve kelimesi tüylü ve tüysüzünü, hatta çifte hörgüçlüsünü ve sığır kelimesi de nasıl ki boğa, öküz, inek, dana, düveyi yani bunların heyeti mecmuasını ifade ediyorsa, kaplan kelimeside Aysa'da yetişen tiger, panther, leopard, jaguar' ı ifade eder. Türkçede pars dediğimiz Fransızcada leopardır. Tiger çizgili, diğerleri beneklidir. Görülüyor ki kaplan familyası dört nevidir ve bunların dördü kaplan kelimesiyle ifade edilir. Hepsinin vücut teşekkülatı kedinin aynıdır. Bizde olanlar panter ve parstır. Sahilden itibaren kırk milden içeri geçmez. Bu iki cinsi beneklerinden tefrik zordur. İlme istinat etmeyerek benim cesetler üzerinde yaptığım tetkikata göre panterin kafa kemiği üzerindeki et, derisi alındıktan sonra 7-10 santim, parsın kafa kemiği üzerindeki et, 2-3 santimdir. Beş yaşındaki panterin büyüklüğü kuyruğundan burnuna kadar üç metre altmış santimdir. Ağırlığı 90-100 kilodur. HatipKışlalılar dört metreliğini vurarak derisini sayın İnönü'ye hediye etmişler; ben görmedim. Pars, iki metre kırk santimdir. Ağırlığı 60-70 kilodur. Merhum Çolak İbrahim Bey'in Milastaki maden işlerine bakan Bakırköylü Bay Halil'e tahnit edilmiş bir halde verdiğim parstır. Teşebbüs ve tertibimle vurulan ve halen tahnit edilmiş bir halde İzmir Avcılar Kulübünde bulunan iki kaplan panterdir. Bir panter Kayabaşı köyünden Murad'ı yaralamış, Türbe köyünden Ali Çavuş'la Hatipkışlasından şimdi adını hatırlayamadığım diğer birini 14-15 metre mesafeden sıçrayarak yakalamışlar. Tiger' e, kaplan denmesine sebep olan hususun eğer İngilizce, Fransızca lugat ve kitaplarda okuduğumuz vechile aç veya tok, gördüğü insana saldırması ve yemesi ve bizdekilerin insan yemeyişinden ileri geliyorsa, bu da doğru değildir. Dikkat isterim, hakikat yazıyorum. Yazılarımda ifrat, tefrit yoktur. Biz, göz göre göre adam yedirmeyiz. Hatipkışlalı müstesna, arkadaşlardan herhangibiri kaplanın eline düşerse, bu defa kaplan bize değil, biz kaplana saldırırız. Benim bildiğim iki defa saldırdık. Adetimizde, huyumuzda böyledir. Evet, lugat kitapları bir noktada doğruyu yazmaktadır. Çünkü bütün erbabı ilmüfennin tetkikleri, tigre'lerin bulunduğu ülkelerdeki hadiselere müstenittir. Bu tiger'lerin bulunduğu ülkelerdeki halkın heyeti mecmuası ise müstemleke halkıdır. Ben iyi bilirim: Hindistan'da oduna gidenler köy kenarındaki kulübeden tahra ve baltayı alırlar. Avdette o tahra ve baltayı kulübedeki adamına teslim ederek köylerine girerler. Bu zavallı köylüler, köylerine uğrayan tiger'i İngilizlere ve İngiliz karakollarına haber vererek öldürürler. Kendileri her türlü müdafaa vasıtalarından mahrumdurlar. Tabanca ve bıçağı rüyalarında bile görmemişlerdir. O havalide tiger için en tehlikesiz ve zayıf hayvan insandır. Geceleri domuz vesaire beki yapan avcılar bilirler. Bilimum hayvanatı vahşiye can korkusuyla maruz kalacağı tehlikelere karşı aklıllara hayret veren tertibat alırlar. Köleler, zavallılar diyarında ne tehlike var ki pervasız gezmesinler. Bir kaplan bir domuzu öldürmek için 10 - 15 dakika uğraşabilir. Çünkü, onunda kendine göre müdafaa silahı var. Fakat müdafaadan mahrum bir insanı öldürmek için bir-iki dakika kafidir. Bir insanı dakika değil saniyesinde yere serdiğini iki defa gördüm. Her türlü müdafaa vasıtalarından mahrum, halkı ile hür ve müstakil yaşamağa alışmış ve bunun için ölmüş ve öldürmüş bir insan arasındaki farkı, akıl ve mantığa dayanarak mukayese ediniz. Tiger, eğer müstakil memleketlerde hür yaşayan insanlar içinde olsaydı, barınacağı yer mutlaka bizde olduğu gibi insanlardan uzak kesif ormanlardaki kaya dipleri olurdu ve başka türlü de yaşayamazdı. Hindistan bu sene istiklaline kavuştuğuna göre askerlik, hür müstakil yaşayabilmek kaygıları dolayısıyla halk, silah kullanmasını bilir ve bizim gibi arzu ettiği tüfek ve tabancayı istediği mağazadan satın alır, kullanmaya başlarsa, çok gitmez, üç beş sene sonra Hindistandaki kaplanların insana saldırması hadisesi çocuklukta duyduğumuz ' evvel zaman içinde kalbur saan içinde, bir varmış bir yokmuş' masalına dönerek ve lügat kitaplarındaki manaları değişecektir. Çünkü ilim ve fen erbabı tetkiksiz tahkiksiz yazı yazmaz.
Kaplanların Geçinme Tarzları: Bilumum hayvanatı vahşiye ve ehliye ve hassaten domuzlar başlıca gıdasını teşkil eder. Kamilen boğazından sıkarak öldürdüğü hayvanın evvela kanını emerek bırakır ve arazinin vaziyetine göre 10 metreden 50 metre mesafeye kadar giderek gizlenir. Maksadı herhangibir hayvanın gelip, öldürdüğü hayvanın etini yemek istemesinden bilistifade onun da kanını emmektir. Kartal da dahil olmak üzere çok aç kalan hayvanat bunun avını yemek gafletini gösterirse derhal sıçrar, onunda kanını emerek aynı yere bırakır. Öldürdüğü hayvanın kanını emdikten sonra ertesi günü ciğerlerini ve kısmen mütebakisini yer ve üç gün müddetle kat'iyyen leşinin başından ayrılmaz. Bir hafta kaldığıda vakidir ve avına karşı kıskançtır. Beşparmak Dağı'nın zirvesi yakınındaki Ören köyünün Çukur mahallesi civarında sıktığı bir dana leşinin başında kanı emilmiş bir kartalla bir sırtlan ve bir de çakal gördüm. Ilbıra Dağından koşarak gelen onbeş kadar domuz, 80 hanelik dağ eteğindeki Hisarcık köyünün içinden geçerek kalabalık köylülerin tütün diktiği tarlanın yakınındaki buğday tarlasının içine girmiler, arkalarından gelen panter köyün içindeki biraz yüksekçe taşın başına oturarak domuzlara bir müddet baktıktan sonra dönüp dağa doğru gitmiştir.
Huyu ve Tabiatı: Bu hayvanın huyu insanlarınki gibi değişmekle beraber mücadeleden çok zevk alır. Kendisine en büyük ve tehlikeli mukavemeti gösteren katır olduğu için bulunca ona saldırmaktan kendini alamaz. Tahtacılar, gündüzleri işlerini gördükleri katırlarını, akşamları semer ve yularını alarak ormana salıverirler. Yusufça köyünde bir katırı, üç günlük mücadele neticesinde öldürerek iki metre yükseklikteki kayanın başına çıkararak bırakıp gittiğini bütün köylü görmüştür. Sahibi, katırın behemal galip çıkacağını söyler dururdu. Beşparmak Dağında Çukur köylü Ömer'le gezerken bir kaplan 250 kiloluk bir ineği sıkmış biz geldiğimizde ineğin bağazından köpüklü kan çıkıyordu. Kuvvetini bu suretle de ölüçebilirsiniz. eski Türbe köyünde Mustafa Demirci'nin akşam ezanı vaktinde kuru duvarla çevrili avlusundan 30 kiloluk buzağısını, karısı üç metre beride inek sağarken ağzına alarak gitmiş ve köpeğin takip ve rahatsız etmesinden öfkelenerek buzağıyı hemen 100 metre ileride çam ağacının başında yemiş ve öfkesinden sabaha kadar ağaca pek çok defalar inip çıkmıştır. Ne dersiniz, bu buzağının sahibi Mustafa da kaplan avcısıdır.
Dağda hapa hap rastgelince sizden kaçmaz. Kibri kaçmasına manidir. Derhal yere yaslanır. Ard ayak pençeleri çoktan yere istinat ettirmiştir. Sizden bir hareket beklemektedir. Beş-on metre geri dönerek üç- beş dakika bekleyiniz. Behemehal savuşur. Yolunuza devam ediniz. Bundan tereddüt edilmemeli ve korkulmamalıdır. (Zemheride, gürdermiş dişisiyle beraber bulunduğu zaman müstesna) Nitekim bugünlerde Kayabaşı köyünde bir dişi ile iki erkek panter bulunduğu için pazara gelen köylüler akşam ezanından evvel köye varmaya çalışıyorlar. Geç kalanlar otellerde kalıyor. Geçen hafta aynı köyden Arap oğlu Hüseyin, 15-16 yaşında Mehmet isminde bir çocukla ani olarak bir panterle karşılaşmışlar. Çocuğu iterek geçmiş. Şu hale göre kadınlara olduğu gibi çocuklarada dokunmuyor zannederim. Şimdi zeytin mahsülünü silkme zamanı olmakla beraber Tekel İdaresi köylülerin en çok kullandığı dolma tüfek kapsülünü de göndermediğinden avına gidemedim. Onbeş yirmi gün sonra zeytin işi biter ve tekel idareside kapsül lütfederse bir sürek avı tertip edeceğim. İkinci dünya harbinden iki sene evveline kadar gidemediğim bu ava, harp senelerinde malzeme kıtlığından ve mevcudunun da işe yaramadığından gidemedim. Kırma tüfekler için iyi malzemeye kavuştuk. Bol malzeme sarfını icap ettiren bu ava, köylülerin ekmek kadar ihtiyazı olan dolma çifte kapsülüde gelirse devama mani kalmadı demektir. Herhalde sayın Süreyya Levent'in tarif ve tasfir ettiği turaçtan çok daha güzel, temiz, Beşparmak Dağı'nın biricik çiçeğinin senede ancak on kadar ehli hayvan telef etmesine mukabil 80'den aşağı olmamak üzere domuz vesaireyi telef ettiine ve bu kadar muzır hayvanı bütün köylünün bir senede itlaf edemediğine göre rençber için hayırlı ve faydalı olduğu gün gibi aşikar iken öldürmemiz doğru değilse de yapıyoruz. Bu hal, biz insanların daha vahşi oluşumuzdan mıdır bilemiyorum. Senede bir defa iki-üç tane doğurur. Dişisi doğuracağı zaman erkeğinin gelip bulamayacağı yerleri intihap eder. Çünkü dişisiyle çabul çiftleşmek maksadıyle yavrularını aynen kedi gibi yer.
Avı: Tertip ettiğim avlardan pek de boş dönmeyişimin sebepleri izah uzun olacağından, Sarfınazar ediyorum. Tertip ve tanzim benden olduğu halde, öldürmek kime nasiptir bilinmez. Çünkü kimin önüne çıkarsa kurşunu bittabi o atar. Acele etmesi veya heyecana yenik düşmesi neticesi arzu ettiği yere kurşunu isabet ettiremeyerek yaraladığı kaplanın eline düşen bir avcının imdadına dakikasında yetişir, arkadaşlardan bazısını havaya silah attırarak onu üzerimize celbeder ve vururuz. Hastanelerdeki tedavi şüphesizdir ki muntazamdır. Bir buçuk, iki ay gibi uzun sürmesinin sebebini ben, tırnaklarının daima leşlerle meşgul olmasından mikrop yuvası olmasına atfediyorum. Her ısırışta alt ve üst çene azılarını birleştiriyor. Görünüşte bu yara daha derin ve ehemmiyetlidir. Halbuki bu yara onbeş, yirmi günde geçtiği halde, o derece derin olmayan tırnak yaralarının tedavisi elli-altmış gün sürüyor.
İnsanı boğarken canhıraş bir hırıltı yapar: Hırıltı duyulunca herkesin oraya koşması şarttır. Zaten bu cihetusta avcılar arasında daha başlangıçta görüşülmüş ve kararlaştırılmıştır. Süratlendirmek veya ani gaz vermek neticesi havadaki tayyarenin yaptığı hırıltı aynı kaplan hırıltısıdır ve zerre kadar farkı yoktur. Bu hali bildiğim halde Beşparmakta otururken aldanarak havaya baktığım vakidir. Ömer'in ihtariyle farkına vardım ve ertesi günü avına gittik ve vurdular. Yine benim teşebbüs ve tertip ettiğim avda arkadaşlardan Hamid'in kaplanın elinde ölmesinin sebebi, herkese olduğu gibi ona da verdiğim ve çantasında bulunan talimatıma riayetsizliğidir. Bu kaplanın yarım metre mesafeden görülebilen sırtına tabanca kurşunu ile yapılan bunca müdahaleye rağmen, diğer kaplanların huyu hilafına ve hayatı pahasına arkadaşımızı bırakmamasıdır. Şu cihet calibi dikkattir: Yaralı bir kaplanın yanına beş-on kişi ile gidildiğinde, gözü daima kendisini ilk yaralayandadır. Geçen sene Kulağuz köyü yolunda Halil Çelebi'nin attığı kurşunla belkemiği kırılmış, kımıldayamıyordu. Yanına varıldığında, diğer arkadaşların attığı taşlara rağmen gözünü ölünceye kadar Halil'den ayırmadı ve daima Halil'in üzerine sıçramak için kendini toparlamaya çalıştı. Bu hal her zaman böyledir. Soğukkanlı olup aceleci olmayan, azami üç saniyede isabetli kurşun atan bir avcı için tehlike mevzuubahis değildir, daima muvaffak olur. Çünkü diğer hayvanatı vahşiye gibi koşarak kaçmaz. Pek fazla kibirlidir. Yere yaslanarak ve sürünerek gider. Barındığı orman kesif, kayalar girintili çıkıntılı olduğu için uzaktan görülmez. Ateş, daima onla yirmi metre arasında olur. Yegane müşkülat görebilmektir. Çünkü benekli rengi kayalara ve araziye uyduğu, yere yaslanarak, sürünerek gittiği için görebilmek çok müşküldür. Avında bir defa bulunan usta bir avcı herzaman kendiside böyle avlar tertip ve idare edebilir.
Şu yazıları yazmaktan maksat ve gayem, Türkiye'de kaplan yoktur, pars vardır masalını ilim erbabının yardımıyla ortadan kaldırmak ve binnetice memleketimizde yetişen hayvanları bilmek ve bildirmek ve okul kitaplarını ona göre yazdırmaktır. Şayet icap ederse, ilim erbabı benden her ne izahat isterse vermeye hazır olduğum gibi, dağlardaki masrafı tarafıma ait olmak üzere erbabı ilim ve fen muvacehesinde avlarda tertip edebilirim. malum ya devlet altmış yaşını ikmal edenlerden yol parası almaz. Ben, yol parasından ancak kurtuldum. Yoksa üstadımız Aka Gündüz kadar ihtiyarlamadım. Halen dağlarda gezebiliyorum. Gençlerden pekte geri kaldığım yok. İlmi tetkikler yapmak icap ediyorsa ben kuvvet ve kudretten düşmeden, ölmeden yapılsın. Dünyada erbabı ilim ve fenne hizmet etmek bahtiyarlığına nail olursam bana ne mutlu. Yeter ki yarım bilgimizle yabancıları kendimize güldürmeyelim. Gönlüm erbabı ilim ve fenne avcıların üstadı Aka Gündüz'ünde iştirakını istiyor. Feragatkar avcı arkadaşlara selam.......
Merhabalar. ilginizden ve paylasımlarınızdan dolayı tesekkür ederim. ancak yukarıdaki yazının kime ait olduğu anlasılmıyor. Belirtirseniz sevinirim. Yazıda belirtilen hayvanlarda anlam kargasaları var.Kaplanı 4e ayırmıs,panter leopar birbirine girmiş ve tigre den bahsetmiş.
Ben söyle açıklıyayım;
Leopar-pars aynı hayvan. Yöreye göre boyutları değişmekle birlikte aynı alttürlerdir.50-70kg.)
Pantera tigris: Kaplandır ve baska orta boy kedilerden kesin ayrıdır.(250-300kg.) Bu hayvan 1948 yılında ülkemizde var mıydı?
Panter: Diğer adı dağ aslanıdır ve bizim ülkemizde yaşamamıştır. Amerika kıtası hayvanıdır.(90-100kg.)
Jaguar: Leopardan ayrı bir alttürdür. 100-120 kg.
Şimdi bu bilgiler doğrultusunda kafasındaki et 7-10 cm olan 100 kg.lık hayvan hangisi? Çünkü bu boyutlara bir leopar ulasamaz.
Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. TR KANGAL web sitesi hayvan severlerin oluşturduğu bir platformdur. sitemizde kumar, bahis vb. yasadışı faaliyetlerin sağlanması söz konusu değildir. trkangal.com daki videolar internet ortamında yayın yapan diğer video sitelerinden alıntıdır. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan "yer sağlayıcı" olarak hizmet vermektedir. 5651 Sayılı kanun’un 8. maddesine ve T.C.K’nın 125. maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. İlgili yasaya göre, site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, sitemiz "uyar ve kaldır" prensibini benimsemiştir. sitemiz de sansürlenmemiş içerik yoktur. telif hakkına konu olan eserlerin yasal olmayan bir biçimde paylaşıldığını ve yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahipleri veya meslek birlikleri, hakkında t34h3r@trkangal.com mail adresinden bize ulaşabilirler. Buraya ulaşan talep ve şikayetler tarafımızdan incelenerek, şikayet yerinde görüldüğü takdirde ihlal olduğu düşünülen içerikler sitemizden kaldırılacaktır. ayrıca, mahkemelerden talep gelmesi halinde hukuka aykırı içerik üreten ve hukuka aykırı paylaşımda bulunan üyelerin tespiti için gerekli teknik veriler sağlanacaktır.