Yorumları: 12
Konuları: 0
Kayıt Tarihi: 09-03-2013
Verdiği Teşekkür: 0
Aldığı Teşekkür: 0
RE: Türkiyede Yaşayan Nadir Hayvan Türlerimiz Lütfen Okuyup Paylaşalım
Mugla- Milas ve çevresinde Anadolu parsı 1940-1960
Anadolu parsı’nın gezgin bir hayvan olup Doğudan Batı Anadolu’ya kadar olan geniş coğrafyada gidip geldiği sanılmaktadır.
Güneybatı Anadolu’da ve Milas çevresinde devamlı yaşadığı gibi, senenin ocak, şubat aylarında gelip, kışladığı ve tekrar geri döndüğü de avcılar tarafından söylenmektedir.
Son yıllarda varlığı tartışma konusu olan Anadolu parsı’nın Türkiye’nin doğusunda ve Güneydoğusundaki savaşlar nedeniyle artık gelmediği, mevcutların da avlanarak veya doğal ömürlerini tamamlayarak yok oldukları sanılmaktadır. Yerli ve yabancı avcı veya araştırmacılarca , varlığını tespit için yapılan çalışmalarda bir sonuca varılamamış olup, bazı görgü tanıkları hayvana rastladıklarını söylemektedirler. Ancak bu çalışmaların bazılarının güvenilir olmadıkları da ifade edilmektedir. Anadolu parsı Milas Yöresinde çevresindeki diger yaban hayvanlarından daha çevik ve yırtıcı, onlara korku salan, iri bir kedi olarak tanınmaktadır. Bu hayvanın kokusunu alan köpek veya domuz korkusundan titreyerek kaçamaz, adeta öylesine ölümünü beklermiş. Hatta bu korkuyu bilen avcılar da mevcut postlardan yararlanarak hayvanın kokusunu posttan bir beze bulaştırarak , örneğin köpeklere koklattığında köpekler aynı tepkiyi vererek, içgüdüsel bir şekilde korkudan titremeye başlamaktaymış ( Savul ve Kayaöz ,1999). Ancak parsın insanlara her zaman saldırdığını söylemek zor. Hatta yöredeki bazı avcılar parsın korkak bir hayvan olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmektedirler. Çünkü hayvanla karşılaşan bazı kişiler , kendilerine saldırmadığını, sessizce uzaklaştığını söylemektedirler. Buna benzer bir anısını Babam Recep Alptekin’den dinlemiştim. Dönem 1938-39 yılları, karayolu ile ulaşım bölgede atla sağlanmakta ve Babam çocuk yaşlardadır, bir yaz günü, öğle üzeri Söke’den Milas’a atla dönmektedir. Söke Ovası’nı ve ardından salla Büyük Menderes nehrini aşıp Küreki Boğazını geçince Bafa Gölü’ne gelmeden yol üzerindeki bir kuyu başında durur. Hava iyice sıcaktır, atını yandaki Hayıt çalısına(Vitex agnus castus) bağlar, susuzluğunu gidermek üzere kuyudan su çekmeyi düşünür, ama çevrede kova vs yoktur, hep yaptığı gibi başından şapkasını çıkarır, atın ipini alır ve şapkaya bağlıyarak onu kova gibi aşağı sarkıtır. Suyu yukarı çekerken arkasındaki bir şeyin gölgesini yerde görür, temkinli bir şekilde hafifçe arkasına döndüğünde iri bir pars hemen arkasındadır, kayıtsız bir şekilde bakmaktadır, saldırmaz. Babam paniklemeden, şapkasını ve ipi bırakarak atına yönelir , ardına bir daha bakmaksızın uzaklaşır ama çok korktuğunu hep anlatırdı.
Parsın yavrusu ise insana yaklaşıp, sırnaşır, yırtıcı değildir. Halbuki Vaşak, Yabankedisi yavruları ise insana yaklaşmaz ve küçük yaştan itibaren yırtıcıdır. Pars yavrusunun bu özelliğini bizzat yaşadığımdan, paylaşmak istiyorum. Milas yakınlarındaki Selimiye Belde’ (eski Mandalyat Nahiyesi) ‘sinde ,1957 yılı Kasım ayı içersindeydi. Yılını ilkokul öğrenimimden, ayını da sonbaharda yörenin kırsalında , bugün de kırmızı renkli meyveleri lezzetle yenen Kocayemiş (Arbuthus unedo) ‘ meyvelerinin olgun olduğundan ve zevkle yediğimizden çıkartmaktayım. Babam’la birlikte o yıllarda evimizin yakacak odun ihtiyacını temin için Beldenin doğusunda ,yaklaşık 2-3 km uzaklıktaki makilik alana gitmiştik. Babamdan ayrılıp çevreyi merakla dolaşırken bir çalı grubunun yanında , o güne kadar ve daha sonra da hiç görmediğim bir yavru hayvan gördüm. Beni görünce hiç ürkmedi ve sevimli bir şekilde bana doğru geldi. Kediden biraz iri, kahverengi, sarımtrak , benekli bu sevimli hayvanı okşamak istedim ancak, gördüğüm hayvanlardan farklılığı nedeniyle çekindim ve Babam’a koşarak gördüğümü anlattım, mümkünse eve götürmek istediğimi söyledim. O da merakla benimle yavru hayvanın yanına geldi ve görür görmez ürktü. Bana fazla bir şey söylemeden hemen oradan uzaklaşmamız gerektiğini, bunun bir pars yavrusu olduğunu, muhtemelen annesinin çevrede, yakın bir yerlerde olacağını ve tehlikeli olduğunu söyleyerek, bir odun parçası bile aldırmaksızın, korku ile , koşarak oradan uzaklaştırdı. Benim yavru Anadolu parsı ile karşılaşmam ve tanışmam bu şekildeydi.
Daha sonra da 1961 yılında Milas çevresinde iri bir hayvan olmalıydı , avlanan büyük bir pars postunu , şehrin en işlek caddesi üzerine asmışlar ve günlerce sergilenmişti. Milas ve çevresinde, yaşadıklarımdan aktardığım gibi, parsın görüldüğü yerler oldukça fazladır. Orman ve makilik alanlardaki sakin, yolu olmayan, insan etkisinin az olduğu yerleri yaşam alanı olarak tercih etmektedir. Güneyde Ören yönündeki kırsal alan, parsın en çok görüldüğü yaşama alanlarından biridir. Batıda Ilbra Dağı ve devamındaki Büyük Menderes Nehrine kadar olan geniş makilik düzlüklerde yaşadığı bilinmektedir (Kumerlove 1956). Kuzeyde , Beşparmak Dağı ve çevresindeki alanlar ise doğal hayatın zenginliği sayesinde burası, Yörede parsın en çok görüldüğü yer olarak sayılabilir. Çünkü Beşparmak Dağı üzerinde yol bulunmayışı, yerleşim alanlarının çok az oluşu, zengin bitki örtüsü , ulaşımı engelleyen, boyutları devasa büyük granit kaya blokları ile kaplı oluşu, aynı zamanda bu kayaların oluşturduğu, korunaklı hayvan barınma yerlerinin çokluğu sayesinde Anadolu parsı için ideal yaşam alanıdır. Yöredeki tanınmış avcılardan Mehmet akn bir yazısına “Beşparmak Dağı’nın çiçeği kaplan(pars)” diyerek başlamaktadır ( Bal, 2004). Hayvan çoğunlukla burada barınmakta, çevredeki diger alanlara ise avlanmak için gitmekteydi. Yapılan araştırmalar da bu olguyu doğrulamaktadır. Ilbra Dağı ve eteklerinde yer alan Kazıklı, Hisarcık, Çandır, Kurudere Köyleri ile Beşparmak silsilesi üzerinde ve eteklerindeki Bafa, Mersinet, Derince, Kandak, Sakarkaya, Çukur, Selimiye, Narhisar, Kılavuz , dağın kuzey aklanında Hatıpkışla Anadolu Parsının yoğun yaşam alanlarından ve çok görüldüğü yerlerdendir. Kılavuz yakınlarındaki Karanlıkdere’de bir mevkinin adı yörede parsa kaplan da denmesinden dolayı, Kaplançukuru olarak halen anılır.
Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. TR KANGAL web sitesi hayvan severlerin oluşturduğu bir platformdur. sitemizde kumar, bahis vb. yasadışı faaliyetlerin sağlanması söz konusu değildir. trkangal.com daki videolar internet ortamında yayın yapan diğer video sitelerinden alıntıdır. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan "yer sağlayıcı" olarak hizmet vermektedir. 5651 Sayılı kanun’un 8. maddesine ve T.C.K’nın 125. maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. İlgili yasaya göre, site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, sitemiz "uyar ve kaldır" prensibini benimsemiştir. sitemiz de sansürlenmemiş içerik yoktur. telif hakkına konu olan eserlerin yasal olmayan bir biçimde paylaşıldığını ve yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahipleri veya meslek birlikleri, hakkında t34h3r@trkangal.com mail adresinden bize ulaşabilirler. Buraya ulaşan talep ve şikayetler tarafımızdan incelenerek, şikayet yerinde görüldüğü takdirde ihlal olduğu düşünülen içerikler sitemizden kaldırılacaktır. ayrıca, mahkemelerden talep gelmesi halinde hukuka aykırı içerik üreten ve hukuka aykırı paylaşımda bulunan üyelerin tespiti için gerekli teknik veriler sağlanacaktır.