Yorumları: 698
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 20-08-2010
Verdiği Teşekkür: 0
Aldığı Teşekkür: 1
RE: Fıkralar
Anadolunun Ağalık düzeni süren bölgelerinde, herkes başı sıkışınca, bir derdi olunca doğru ağaya koşar.
Çünkü Ağa güçlüdür, beceriklidir, herşeyi bilir.
Küçük Reso'nun da kamışına su yürümüş.
Yani ergenliğe erişmiş. Ama bu farkında değil aleti devamlı şişiyor ağrıyor. Hastalandığını sanöış ve doğru Ağaya koşmuş.
Kapiyi acan Agaya aletini gostererek aglamakli bir sesle :
- Agam şişti, inmir...!
Aga durumu anlamis. Icerden buz almis ve Reso'nun alete buzu basmis.
Buzun etkisiyle agri ve sislik kalmamis. Reso rahatlamis ve mutlu bir sekilde eve donmus.
Ama ertesi gun ayni dert. Yine sislik ve agrilar. Tekrar Agaya kosmus. Yine buz fasli. 3. gun yine agri ve sisten sikayetle Agaya kosmus. Kapiyi calmis. Bu kez Aganin karisi acmis kapiyi.
- Abla Agam evde yok mudur ?
- Yoktur Ula ne yapacaksin Agayi ?
Reso, bu kez Aganin karisina aleti isaret ederek, sizlanmis:
- Abla sisti. Inmir..!
Abla durumu anlamis ve Reso'yu iceri almis. Reso'nun aletini bir guzel indirmis ve gondermis. Reso, bu tedavi yonteminden oldukca memnun kalmis. Ertesi gun yine dayanmis Aganin kapisina.
Kapiyi bu kez Aga açar.
- Yine ne var ula, demis.
- Agam, abla yoktur.?
- Ablayi ne yapacaksin ula pok yiyen.?
Reso, aletini isaret ederek;
- Vallah Agam o senden eydir. O hem sisini indirir. Hemde iltihabini alir
Ahmet sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve onun gögüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış Kraliçenin gögüslerine dokunmak, öpmek.. Tüm cesaretini toplayıp harem ağasına açılmış..
- ''Bana sultanın memelerini koklat.. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin'' demiş..
Harem ağasının aklı yatmış bu karlı işe.. Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı, büyücü karışımı bir kadın varmış.. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan sonra giyecegi korsaya iyice sürmüş.. Sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini hemen göstermiş. Memeleri yanğın yeri gibi yanmaya başlamış..
Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar.. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek.. Harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha;
- ''Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, herşeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in dili Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer izin verirseniz'' demiş..
Padişah çaresiz çağırmış Ahmed'i hareme.. Ahmed bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş... Ne var ki söz verdigi halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış..
- ''Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider bunu göze alamazsın, Hadi bakalım, çek arabanı''.. demiş.
harem ağasına.. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün aynı yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş
Turkun bir tanesi uzak doguya tatile gitmis ve donuste cocuklarina bir hediye almak istemis.
Bir de bakmis bir kosede sincap satiliyor. Hosuna gitmis ve almis. Hava alanina gelmis, kontrol esnasinda gorevliler sincapi bulmuslar ve gecis icin asi ve izin gibi belgeler olmadigi icin ucaga alamaycaklarini soylemisler
Bizim Turk dusunmeye baslamis. Tam havalimaninda gezinirken bi bakmis salvarli bir adam. Anlamis turk oldugunu ve
-"Hemserim, senden bir ricada bulunabilirmiyim. Bir sincabim var ve evde
cocuklarima hediye gonderecem fakat ucaga alamiyorum. Senin salvarin icine atsak..."
Adam olur demis. Neyse ucaga binmisler, Derken adami bir ter basmis, yerinde duramiyor.
Bir ara salvarin bagini cozmus, kıt diye hayvanim boynunu kirmis.Sincabin sahibi hiddetlenmis:
-"Be adam sen na'ptin, hayvani oldurdun!!."
Adam:
-"Tasaklarimi findik zannetti kirmaya calisti bisi demedim, Arkami yuva zannetti girmeye calisti bisi demedim ama findiklari yuvaya tasimaya calismadimi dayanamadim
İMAM İLE BEKÇİ İDDİAYA GİRMİŞLER KÖYE İLK GELEN PARLAĞI BEN *İKECEĞİM O DEMİŞ BEN *İKECEĞİM NEYSE KÖYE BİR DOKTOR ATANMIŞ DOKTAORDA PARLAKMI PARLAK İKİ GÜN DAYANAMAMIŞ BEKÇİ HEMEN DOKTORUN ODASINA BİR MAZUATIM VAR DOKTOR BEY DEMİŞ BEN PARLAK HASTASIYIM SİZDE ÇOK PARLAKSINIZ SİZE BİR KERE *AYABİLİRMİYİM DEMİŞ DOKTOR HAY HAY DEMİŞ YANLIZŞU PENCEREYİ KAPATALIMDA İÇERİSİ GÖRÜNMESİN BEKÇİ HEMEN PENCEREYİ KAPATMAYA GİTMİŞ TAM KAPATACAK DOKTOR KAFASINI SIKIŞTIRMIŞ BEKÇİNİN PANTOLONUNUDA İNDİRMİŞ ARKADAN BUNU *İKMİŞ TAMDA PENCERENİN ALTINDAN BİZİM İMAM GEÇİYOR BEKÇİ BAŞLAMIŞ DÜDÜĞÜNÜ ÇALMAYA İMAM SSORMUŞ HAYROLA NE YAPIYORSUN ORADA HİÇ DEMİŞ BEKÇİ ASAYİŞ BERKEMAL Mİ ONU KONTROL EDİYORUM İMAM-HASTİR LAN KİMİ KANDIRIYORSUN SEN DEMİŞ BEN O PENCEREDEN DÜN AKŞAMA KADAR EZAN OKUDUM
Bir adamla bir kadın dillere destan bir aşkla evlenirler artık onlar çok mutludur ama ne varki gel zaman git zaman çoçukları olmaz doktor kontrolünden sonra kadının doğurmasının imkansız olduğu anlaşılır.
Kadın adama derki:
-"Herif gel sen başka bir kadınla evlen,çoçukların olsun biliyorum sen bana olan aşkından bunu bana söyleyemiyorsun ama ben hiç üzülmem ağlamam hatta gider sana kız bile isterim".
Adamda karısına:
-"Ya hanım boş ver beni,bu yaştan sonra kim ister kim alır ki boş ver" demiş.
Kadın da:
-"Yo olmaz bey kör, topal bir tane bulursun" demiş. Adam da bunun üzerine köyün muhtarına gitmiş ya muhtar efendi benim böyle böyle bir niyetim var bana uygun biri varmı diye sormuş muhtar biraz düşündükten sonra ha tamam demiş komşu köyün muhtarının evde kalmış bir kızı var kızın tek kusuru var o da biraz fazla osurur demiş adamda olsun önemli değil bana çoçuk doğursun yeter başka bi şey istemem demiş.
Muhtarda tamam o zaman yanlız kızın osuruklu olduğunu kimseye söyleme utanmasın kızcağız demiş. Kızı istemişler düğün olmuş sıra gelmiş gerdeğe adam gerdeğe girmeden eski karısının yanına giderek
-"Bak hanım bütün bunlar senin yüzünden oldu, ben zaten istemiyordum sakin ağlayıp üzülme yoksa bende çok üzülürüm" demiş.
Kadın :
-"Tamam herif sen git işine bak beni merak etme hiç üzülmem ağlamam" demiş. Adam gerdekteyken zaten osuruklu olan kız başlamış biraz acıdan biraz zevkten çat çat çat osurmaya yoğun osuruk sesleri arasında adamın kulağına ağlama sesleri gelmiş durmuş dinlemiş, eski karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor.
Hemen işini bitirip eski karısının yanına gitmiş:
-"Hani hanım ne söz vermiştin,hani ağlamayacaktın.Bak iki gözün iki çeşme ağlıyon bu ne hal" deyince kadın
-"Yafff herif ben senin evlendiğine ağlamıyorum. Ben senin 10 senelik karındım bir kez bile olsun beni şöyle şu hatun gibi osurdarak si*medin, ben ona ağlıyom
Çiftçi, kümesine genç bir horoz almış. Fakat kümesteki yaşlı horoz
kümesteki tavuklardan Fatma'yı çok sevdiği için genç horozdan Fatma'yı kendisine bırakmasını rica etmiş. Genç horoz da:
"Olmaz kümesteki bütün tavuklar benim" demiş.
Bunun üzerine yaşlı horoz:
"Bak, seninle bir yarış yapacağız, şu karşıdaki ağaca kadar koşacağız, eğer ben kazanırsam Fatma'yı alırım, yok eğer sen kazanırsan Fatma'yla birlikte bütün tavuklar senin olur" demiş.
Genç horoz da bu teklifi kabul etmiş.Tam koşmaya başlayacakları sırada yaşlı horoz durarak:
"Bak, ben çok yaşlıyım bana biraz avans verir misin" demiş.
Genç horoz da kabul edince yaşlı horoz başlamış koşmaya. Yaşlı horoz
biraz uzaklaştıktan sonra genç horoz da peşinden ona yetişmek için hızlı bir şekilde koşmaya başlamış ve birkaç adım attıktan sonra çiftçi genç horozu vurmuş ve söylenmiş:
"Ulan 1 ay içinde aldığım 3.horoz. Bu da TOP çıktı
Vezirler huzura çıkmışlar:
- Padişahım, hazinede para kalmadı.Yeni vergilere ihtiyacımız var, diyerekten...
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış,
- Eeee! Ne vergisi koyalım?, demiş..
- Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!
Padişah,
- Tamam, demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- Tepki var mı?
- Hiç bir tepki yok!
- İyi o zaman köprünün diğer tarafına adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Aradan bir süre geçmiş, Padişah:
- Var mı şikayet?
- Yok!
Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
- Köprülerin ortasına da adam koyun, gelip geçeni becersin!
Aradan birkaç gün geçmiş, hala bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini,
- Köyün birine gidelim. Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Gitmişler köye, Padişah sormuş:
- Var mı şikayet?
Ses yok. Padişah:
- Var mı şikayet? Konuşun yoksa, taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacağım, diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
- Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!..
- Eeee!, demiş Padişah bir umutla...
- Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, bir adam daha koysanız...
Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. TR KANGAL web sitesi hayvan severlerin oluşturduğu bir platformdur. sitemizde kumar, bahis vb. yasadışı faaliyetlerin sağlanması söz konusu değildir. trkangal.com daki videolar internet ortamında yayın yapan diğer video sitelerinden alıntıdır. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan "yer sağlayıcı" olarak hizmet vermektedir. 5651 Sayılı kanun’un 8. maddesine ve T.C.K’nın 125. maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. İlgili yasaya göre, site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, sitemiz "uyar ve kaldır" prensibini benimsemiştir. sitemiz de sansürlenmemiş içerik yoktur. telif hakkına konu olan eserlerin yasal olmayan bir biçimde paylaşıldığını ve yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahipleri veya meslek birlikleri, hakkında t34h3r@trkangal.com mail adresinden bize ulaşabilirler. Buraya ulaşan talep ve şikayetler tarafımızdan incelenerek, şikayet yerinde görüldüğü takdirde ihlal olduğu düşünülen içerikler sitemizden kaldırılacaktır. ayrıca, mahkemelerden talep gelmesi halinde hukuka aykırı içerik üreten ve hukuka aykırı paylaşımda bulunan üyelerin tespiti için gerekli teknik veriler sağlanacaktır.