Köpek ırkları değişik yollardan sistematize edilebilir. Seçilen yöntem çoğunlukla siatematizasyon yazarının bakış açısına göre belirlenir, ve bu sebeple, farklı yayınlardaya yazarın konuyu anlayışına, ya da bir kinolojik organizasyonun tavsiyeleri doğrultusunda yapılmış değişik sistematizasyon ile karşılaşılabilir. Bunun yanı sıra uluslararası kinolojik organizasyonlar da köpek ırklarının kendi önerileri/kabulleri çerçevesinde yapılacak sistematizasyonlarının tavsiye ederler. Uluslararası Kinoloji Federasyonu (Federation Cynologique International) FCI, köpek ırklarını dört kategori altında toplar:
1. kategori: koyun köpekleri, bekçi köpekleri, koruma ve refakat
köpekleri
2. kategori: av köpekleri
3. kategori: arkadaşlık ve iyi vakit geçirmek için olan köpekler
4. kategori: tazılar
A. 1. kategori iki gruba ayrılır:
1. grup: koyun köpekleri
2. grup: bekçilik, refakat ve koruma için olan köpekler
B. 2. kategori altı gruba ayrılır:
3. grup: terrierler
4. grup: teckellar
5. grup: kutup (polar bölge) köpekleri, spitzler, ilkel tip köpekler
6. grup: büyük av köpekleri / iz takib eden köpekler (hounds)
7. grup: ferme yapan köpekler
8. grup: spanieller, aportçu köpekler, su köpekleri
C. 3. kategoride sadece bir grup köpek vardır:
9. grup: arkadaşlık ve iyi vakit geçirme köpekleri
D. 4. kategori de de sadece bir grup köpek vardır:
10.grup: tazılar.
Köpeklerin Pierre Mervin tarafından yapılmış olan morfolojik klasifikasyonu da FCI tarafından kabul edilir ve yaygın şekilde kullanılır. Bu sisteme göre köpekler dört tipe ayrılır:
1. Lupoid tip
2. Brakoid tip
3. Molossussoid type
4. Graoid tip.
Köpekler ayrıca beden uzunluğu, omuz yüksekliği, göğüs uzunluğu yada derinliği, bacakların uzunluğu veya göğüs kafesi alanı ölçülerine göre de sistematize edilebilirler. Bu çerçevede aşağıdaki tiplerin tefriki mümkün olur:
1. Dolikomorfik tip – vurgulanmış uzunlamasına çap (accented
longitudinal diameter)
2. Mesomorfik tip – beden boyu, yüksekliği ve genişliğinin
armonik/uyumlu ilişkisi (Belçika Koyun Köpeği)
3. Brakimorfik tip – vurgulanmış enine çap (accented transversal
diameter-Bulldog)
4. Anakolimorfik tip – oldukça kısa bacaklar (Teckeller)
Köpeklerin omuz yüksekliğine göre sistematizasyonu da dört tipin tefrikine imkan verir:
1. Büyük köpekler – omuz yüksekliği 65 cm üzerinde olanlar
2. Orta boy köpekler – omuz yüksekliği 40 ila 65 cm olanlar
3. Küçük köpekler – omuz yüksekliği 20 ila 40 cm olanlar
4. Cücemsi köpekler – omuz yüksekliği 20 cm altında olanlar.
Ayırım köpek ırklarının yaptıkları işlere göre gerçekleştirilirse iki grup oluşur:
1. Av köpekleri
2. Spor köpekleri
1. Av köpekleri
- Büyük av köpekleri / iz takip eden köpekler (hounds)
- Spor (kuş) köpekleri/fermalı köpekler
- Springerler
- Kan izi takib eden köpekler (bloodhounds)
- Terrierler
- Aportçu köpekler/retriverler
- kovucu köpekler (greyhounds)
2. Spor köpekleri de
- Sürü köpekleri
- Koruma köpekleri (guardian dogs)
- Savaş/dövüş köpekleri (fighting dogs)
- Çekme köpekleri/kızak köpekleri
- Şampiyona köpekleri olarak gruplara ayrılırlar.
Başka kaynaklarda daha değişik sistematizasyon yaklaşımları da bulunabilir. Irk adı yada kaynak ülke adına göre alfabetik sistematizasyonlar yapmak da mümkündür.
SÜRÜNÜN KORUYUCULARI / BEKÇİLERİ
Atalarımız önceleri basit toplayıcılardı ve daha sonra avlanmaya başladılar. Bu devirde av boldu ancak avcıların eve çok az av yada eli boş döndükleri günler de olurdu. Yiyeceksiz kalma durumunu bertaraf etmek için insan, avın az olacağı günlerde kullanmak üzere avladıklarının ihtiyacın fazla olanını saklamaya başladı.
Çok kısa zamanda insan hayvanları öldürmektense, ihtiyaç olduğunda öldürüp yemek için yanında canlı bulundurmanın daha uygun olduğunu farketti. Bunu yapabilkmae için de hayvanları tabii sınırlar yada kendi yaptığı engeller içinde hapsederek muhafaza etmeyi denedi. Yanında canlı hayvan bulunduran insan gerektiğinden bunlardan istediği kadarını tüketebiliyor ve aç kalmıyordu. Bu kolaylığın farkedilip yaygınlaşması neticesinde insan basit sığır üretimine de başlladı – böylece ilk defa hayvanlar evcilleştirilmiş oldu.
İlk evcilleştirilen hayvan olan köpek, o dönemde hem insanın avdaki yardımcısı ve hemde insanın "açlık günleri" için gıda stoğu olmuş oluyordu.Neolith dönem boyunca insan keçi, koyun, domuz ve sığır türlerini de evcilleştirdi.
İnsanın varoluşu içinde önemli bir perioda işaret eden bu başarıların elde edilme döneminde köpek hep insanın yanında oldu ve yardım etti. Koyun ve keçinin kadim Kaldeya*dan geldikleri biliniyor ve bu sebeple de Kaldeya hayvancılığın ve çoban köpeklerinin anavatanı kabul edilir.
Bu dönemde insan, hayvanların sadece et ve post değil, ama aynı zamanda süt ve genç hayvanlar üretmekte de kullanılabileceğini fark etti.
İlkel hayvan üreticisinin bir yardımcıya ihtiyacı vardı – servetini muhafaza etmekte ona yardım edecek bir bekçi/koruyucu.
Kadim yazıtlarda, evcilleştirilmiş hayvanların hem insanlar tarafından çalındıkları ve hemde bu evcil hayvanlara vahşi hayvanların büyük zararlar verdikleri anlatılmaktadır. Köpeğin yardımı, sadece sürüyü korumak açısından değil ama gerektiğinde efendisini yağmacı insan grupları ve yabani hayvanlara karşı koruması açısından da, çok önemliydi.
Ancak, uzun bir süre insana avlanırken yardım eden köpek, şimdi hayvan yetiştiriciliğinde insana yardım etmek için yeniden sınıflanmalıydı. Çok kuvvetli koku alma özelliği olan, avı uzun süre takip etme dayanıklılığına sahip ancak ölümcül bir dövüşte yer elemayan av köpeğinin yerine, insana bu yeni uğraşında yardım edebilmesi için iri, güçlü, cesur ve her zaman savaşmaya hazır bir köpeğe ihtiyaç vardı.
Bu durumu farkeden insan hayvancılık işinde kendisine yardım edebilecek yapıda köpekler üretmeye başladı ve bir kaç bin yıllık hayvancılık çalışması sonunda, bu işte kendisine yardım edebilecek değişik köpekler üretti.Emin olarak *** edebiliriz ki Neolitik dönemde çoban köpekleri mevcuttu. Yine gayet iyi biliniyor ki bu dönem de insan toplayıcılıktan üreticiliğe dönüşen bir yaşam biçimi değişimi geçirdi ve aynı zamanda değişik hayvan ırkları üretimi de bu dönemde önem kazandı. Lattingen, Luscherz ve Vinelz gibi yerlerde yapılan arkeolojik kazılarda bu tezi destekleyen bir çok delil bulunmuştur.
Göçebe insan yavaş yavaş göçebe hayat tarzını terkedip zirai faaliyetlerde bulunmak amacıyla belli bir bölgeye yerleşme eğilimi göstermeye başladığında, önceki çoban köpeğinden farklı başka tip bir köpeğe kuvvetle ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bu köpeğin sürüyü bir arada tutması ve sürünün değerli ziraat alanlarına /tarlalara girerek zarar vermesini önlemesi gerekiyordu. Böylece insan yeniden, yeni ihtiyaçlarına cevap verebilecek, insanın bu yeni hayat biçimine daha kolay adapte olup, bu hayat biçimi gereği kendisinden beklenecek görevleri kolaylıkla yerine getirebilecek, yeni bir köpek tipi üretme çalışmasına başladı.
Kaba, hantal, iri yapılı çoban köpeğine benzemeyen, aksine daha hafif, atik ve daha itaatkar
olması amacıyla üretilen bu yeni köpek tipi, bugünkü koyun köpeklerinin atası idi.
Değiş tokuş usulü alışverişin gelişmesi ve daha sonra hayvan ticaretinin de yaygınlaşmaya başlaması ile hızlı nakliye ve trafik gelişimi dönemine kadar geçen sürede, hayvan sürülerini bulundukları yerden yeni yerlerine, ki bunlar genelde kesimhanelerdi, kadar güderek götürecek köpeklere ihtiyaç duyuldu. Bu iş için iri ve kuvvetli köpekler kullanıldı ve yaptıkları işin tabiatına uygun olarak bu köpeklere "kasap köpekleri /butcher dogs" dendi.
Bugün sürü koruma köpeklerini (kullanıldıkları yöntemler açısından) şu şekilde sınıflandırabiliriz:
1. Çoban köpekleri
2. Koyun köpekleri
3. Sığır güdücü köpekler
İnsanın köpeklerden beklediği değişik hizmetler, köpeklerin belli ruhsal-fiziksel kaliteler geliştirmesini gerektirdi; öyle ki bugün bile yüksek bölgelerde hizmet etmesi gereken çoban köpekleri ile alçak düzlüklerde hizmet veren koyun köpeği ırkları ve sığır güdücü köpekler arasında kolay farkedilir ayırıcı özellikler vardır.
1. ÇOBAN KÖPEKLERİ
Avrupa ve Asya'da dağlık bölgelerdeki vahşi, çoğu kez geçit vermeyen dağ kitleleri ile çevrili verimli, zengin bitki örtüsüne sahip vadiler, bugün olduğu gibi geşmiştede insanların yerleşmek için seçtikleri alanlardı.
Insanlar bu alanlarda, başlangıçta sığır yatiştiricisi kabileler olarak göçebe bir hayat tarzı sürdürdüler. Sürülerini vahşi hayvan ve saldırgan insan topluluklarını korumak için ihtiyaç duydukları sadık yardımcı köpek oldu. Bu sebeple göçebe hayvancılar, görevleri vahşi bir hayvan yada bir hırsız hayvan sürüsüne yaklaşmaya çalıştığında haber vermek olan, koyun, keçi yada sığır sürülerini bekleyen/koruyan köpekler beslediler.
Bu görevi yerine getirebilmesi için, köpeğin cesur, iri, güçlü, bağımsız ve enaz çevresi kadar vahşi olması gerekiyordu. Bu özelliklere sahip köpekler seçilerek sahiplenildi ve bu bölgelerdeki yaşam şartlarına alıştırıldı. Köpekler genelde kurt veya ayı gibi yırtıcılarla genelde geceleri mücadele etmek zorunda olduklarından, beyaz renkli olup gece karanlığında sadık yardımcısına yardıma koşan sürü sahibi tarafından karanlıkta kurt yada ayıdan kolayca ayırt edilebilir olması gerekiyordu.
Korumakla yükümlü oldukları alanı asla terketmeyen, bu sebeple başka köpekler ile ilişkisi olamayan bu köpekler, çoğu kez akrabaları ile çiftleşerek çoğalıyorlardı. Zaman zaman da bu köpekler dağ kurtlarıyla çiftleşerek kanlarını yeniliyorlardı. Tüm bunlar insanın dikkatli gözetimi altında gerçekleşiyor ve insan daima yaptığı seleksiyonla ancak en uygun kalitelere sahip bireylerin çoğalmasına izin veriyordu. Bugün çoban köpekleri Avrupa ve Asya'nın tüm dağ kitlelerinde bulunmakta ve dürüst olmak gerekirse, bu köpeklerin tamamı standardize edilmemiş olup, ancak bunların belli başlı özellikleri olduğu söylenebilir.
Tarihi yazıtlarda bulunan dağ köpeği tasvirleri/betimlemeleri bu köpekler ile ilgili bazı tavır ve tahminleri desteklemektedir.Ziraat açısından en önemli antik dönem yazarlarının başında gelen Columella şöyle demektedir:
"Şimdi size ülkenin sessiz koruyucularını, bu her ne kadar köpekler için uygun bir isim olmasada, anlatacağım. Köpeğin havlaması ile bildirdiği kadar kesin ve güçlü bir şekilde, sürüye bir hırsızın yada vahşi bir hayvanın yaklaşmakta olduğunu, insan haber verebilirmi?
Köpekler ile boy ölçüşebilecek kadar sadık bir dost, kompetan/usta bir hizmetkar, efendisinin sarsılmaz bir koruyucusu daha olabilir mi? Daha uyanık bekçiler, girişken bir intikamcı, daha iyi bir koruyucu düşünebilirmisiniz? Bu sebeple her çiftçinin bir köpeği olmalı ve çiftçi köpeğine, malını ve canını koruduğu için, tüm diğer hayvanlarından daha fazla değer vermelidir. Bir köpek almak/edinmek istediğiniz yapması gerekecek görevler istikametinde şu üç tip köpektan birini seçmeniz gerekir:
- evleri, binaları bekleyen ve yabancıların yaklaştığını haber veren bir köpek,
- ikincisi, hayvan sürüsünü insanların yağmasına ve sadece ahıra kapatılmış hayvanları değil ama beslenmek için açık alanda yayılmakta olan hayvanlarıda yağmacı insanlar ve vahşi hayvanlara karşı koruyan tipteki köpek,
- üçüncü tip köpek ise avlanmak için kullanılır..."
Bu sözlerden anlaşılıyor ki, Columella'nın dönemi kadar eski bir dönemde bile Roma İmparatorluğunda Çoban Köpekleri mevcuttu, ve bunun yanısıra, av köpekleri ve koruma köpekleri (bununla Asya Mastifini yada İtalyan Mastifini kastediyoruz, ki bunlar Tibet Mastifinin direkt torunlarıdır) de biliniyordu.
Columella yine *** ederek: ".... çoban köpeği, av köpeği gibi ince ve hafif, ama avluyu/ kapıyı bekleme görevi olan köpek kadar da ağır olamamalı. Güçlü ve canlı olmalı ki, kurdu kovalayıp gerektiğinde de kurt ile mücadele edbilsin; zira bu onun öncelikli görevi...
... hayvan üreticisi canavarla karıştırmamak için beyaz bir köpeği olmasını ister, zira kurt genellikle alacakaranlıkta saldırır sürüye ve çoban köpeğe yardım etmeye çalışırken yanlışlıkla onu vurmamalıdır."
Bu ifade henüz o tarihlerde bile, İtalya'da beyaz bir çoban köpeğinin varlığına işaret eder.
Columella'nın yanı sıra, MÖ 116, Rieti doğumlu Latin yazar Terenzio Varrone de köpeğin Romalılar için, zirai faaliyet içinde yün, et ve süt veren sürü hayvanlarını koruyor olması sebebi ile çok önemli olduğunu yazmıştır.
"... köpek, öncelikle koyun ve keçi olmak üzere insana hizmet eden, sığır dahil tüm asil hayvanların koruyucu ve kollayıcısıdır. Köpek, bizim için koyunlarımızı kurttan korur..."
Çin literatürününde de çoban köpeklerinin tarifleri vardır. Bu iddialara göre, göçebelerin çoban köpekleri, yaşam alanları ve bu alanlarda geçerli iklim koşullarına göre değişiklikler/
farklar gösterirler.
Bugünün çoban köpeklerinin kökenleri ile ilgili farklı teoriler vardır. Bazıları bu köpeklerin bir cedden/atadan üreyip geldiklerini, bazıları da birden fazla ortak ataları olduğu tezini benimseyip savunmaktadır. Ancak her iki tezi benimseyenlerde oluşumun çok eski zamanlarda gerçekleştiği görüşünde birleşirler. Oluşumun başlangıç ve yayılmaya başlama yeri/noktası hakkında da birçok teori vardır. Bazı eski yazarlar bugünkü çoban köpeğinin atasının bronz çağı köpeği CANIS FAMILIARIS INOSTRANZEWI olduğunu *** ederken,
Bazılarıda çoban köpeğinin atasının CANIS FAMILIARIS MATRIS OPTIMAE olduğunu savunmaktadırlar. Bir üçüncü fraksiyona mensup bilim adamları da çoban köpeğinin bugün tefrik edilen ırklarının atalarının bunların her ikisinin de olmadığını, aksine başka bir orijinleri olduğunu savunmaktadır.
Çok büyük bir ihtimalleen doğru/gerçeğe en yakınolan teori, çoban köpeklerinin Avrupalı olmayan bir orije mensub olduklarını kabuleden/savunandır. Bu teoriye göre, çoban köpekleri Orta Asya'dan gelmişlerdir ve bunların atalarıda milattan binlerce yıl öncesinden beri Himalaya dağlarında yaşamış olan "Tibet köpeği"dir (soyu Tibet kurdundan (canis niger) gelir, ki bu kurdun siyah renkli olduğu, göğsünde ve patilerinde beyaz lekeler olduğu söylenir).
Bu bakış açısını desteklemek için, birbirine çok benzeyen bir çok köpek ırkının, doğu Asya'dan batı Avrupaya yayılmış olduğu gerçeğini kullanmak da mümkündür. Bütün bu geniş alanda, beyaz köpeğin yanı sıra, başı da dahil olmak üzere bütün bedeni uzun, yünümsü,
lüle lüle tüyler ile kaplı olan başka bir köpek daha mevcuttu. Aslında bu geniş alanda, birbirine benzeyen ancak omuz yüksekliği, renk ve tüy tipi açılarından farklılaşan köpekler görmrk mümkündü. Belli alanlara uyumları sırasında meydana gelen genetik variasyonlar, bu farklılıkların sebebi idi.
Tüm bu ırklar doğudan batıya doğru tek bir coğrafi hattı izleyerek yayıldılar. Bugünün Tibet Mastifi ile bu köpeklerin fizksel yapıları ve karakterlerini karşılaştırdığımızda büyük benzerlikler tesbit etmek mümkündür ve çoban köpeklerinin ilk önce Orta Asya'da üretildiklerini kabul edebiliriz. Doğuda çok iri çoban köpeklerine rastlandığı gerçeğini, bu bölgelerde çok iri kurtların yaşıyor olmalarına bağlayabiliriz; sürüyü korumak görevi verilen bu köpeklerin onlarla başedebilecek yapıda olmaları gerekir. İlkel sürücülük yayıldıkça, bu köpekler de Asya'nı Avrupa sınırlarına doğru yayıldılar ve bunlar Avrupa gerçek anlamda Asya'ya araştırma gezileri yapan bilimsel araştırmacılar ile yada Avrupa'ya küçük gruplar halinde saldırılar düzenleyen Asyalılar ile beraber geldiler.
Gezgin W.D. Mut Tibet'te kaldığı zaman içinde Tibet Mastifinin torunları olan Tibet köpekle- rini gözlemledi ve onları iri, güçlü, beyaz olduklarında Kuvas ırkını, yada siyah olmaları halinde Newfoundlander'i, kızıl lekeli ve siyah beyaz paftalı olmaları halinde ise her yerde rastlanan çoban köpeklerini hatırlatan köpekler olarak tarif etti. Oldukça zayıf bir bilimsel desteği olan bu görüş, yine çoban köpeklerinin Tibet Mastifinin torunları olduğu sonucuna varmamıza neden olur. (Bugün hala Himalayalarda yaşamakta olan Tibet Mastifi, eski Tibet Mastifinin doğrudan torunudur. Tibet Mastifi 18. yy.da Avrupada çok popüler oldu; omuz yüksekliği 90 cm'e kadar ve ağırlığı 75 kg'a kadar çıkabiliyordu.)
Bazı yazarlar ona "eski dönemin Hint Köpeği" adını verirler. Bu köpek yavaş yavaş Asyalıların göçleri ve kültürlerini yaymalarına paralel olarak Avrupa'ya doğru yayıldı. Avrupa ve Asya'da çoban köpeğinin yayılması gözlemlendiğinde, bunların Tibet'ten başlayarak, Afganistan, Iran, Doğu Anadolu, Anadolu, Balkanlar, Karpat ve Rodop Dağları, Tatra ve diğer yanda Apenin Alpleri, Pireneler üzerinden Tüm İber Yarımadasına ve Pireneler'den kuzeye doğru İngiltere ve İskoçya'ya kadar yayıldıklarını ve her dağ silsilesine ait bir çoban köpeği ırkının ortaya çıktığını görürüz. Tibet Köpeği büyük ihtimalle Tibet Bölgesinden iki istikameti izleyerek tüm bu alana yayıldı:
1. Batı yolu, Afganistan, Iran ve Irak üzerinden Mezopotamya'ya ulaştı. Orta Irak bölgesinde keçi MÖ 10.000, koyun ise 8000 yıllarında görülmeye başlandılar. MÖ 4.üncü binyılın başlarında, bugünkü Kuzey İran – Irak bölgelerinde hayvancılık yapılmakta olan birçok bölge terkedilip Mesopotamya'ya büyük kitlesel göçler gerçekleşti. Bu bölgede daha sonra Sümer ve Asur-Babil kültürleri gelişti. Tibet köpeğinin bu gelişmeler ile Mezopotamya'ya ulaştığı kabul edilebilir. Tibet Mastifi, Babil Hükümdarlarını gösteren rölfeylerde onlar ile birlikte yer alır ve tarifine de Zarathrustra'nın yazıtlarında rastlamak mümkündür. Asur-Babil döneminde Tibet Mastifi'nin iyi tanındığı ve daha sonra Fenike bölgesine de yayıldığı bilinmektedir. MÖ 7.nci yy.da Fenike Asurluların eline geçince ve sadce tiacri yetenekleri ile değil ama bugünkü İspanya'nın okyanus kıyılarına kadar ulaşmalarına imkan veren denizcilik yetenek ve deneyimleri ile de ünlü Fenikeli tüccarların seyahatleri ile mastif, Asya'dan Avrupaya da yayılmaya başladı. Bu gelişmiş ve işlek ticaret güzergahı boyunca, o dönemde değerli bir mal sayılan mastif, Akdeniz havzası ve hatta Britanya'ya kadar ulaştı. Tüm bu alanda, Tibet Mastifi, daha sonra Romalı yazar Columella'nın hayvan üreticilerinin koruyucu köpeği olarak sınıflandıracağı, tüm Avrupa Mastiflerinin atası olan köpeğin yayılmasını sağladı. Tarihçi Tshudyi notlarında, Asur rölyeflerinde çoban köpeklerinin değil ama sadece mastiflerin resmedilmiş olmasının, o devirde bu bölgede çoban köpeklerinin bulunmadıkları anlamına gelmediğini, ama mastifin hükümdar ailesi ve çevrelerince değer verilen köpek tipi olması sebebiyle rölyeflerde resmedilmeye değer görüldüğü, oysa çoban köpeğinin, hükümdarın tebası olan köylü ve alt sınıfa ait, bu sınıflara hizmet eden bir köpek olması sebebi ile rölyeflerde ve sanat eserlerinde yer verilmeye değer görülmediği için resmedilmemiş olduğunu ifade etmektedir.
Yukarıda ifade edildiği gibi, Tibet Mastifi Fenikelilerce Asyanın Akdeniz kıyıları boyunca,
Bugünkü Türkiye ve Lübnan'a götürülmüştür. Bu noktada batı istikametindeki yayılma üç kola ayrılır:
- Küçük Asya, Anadolunun batı kıyıları yönü,
- Kuzeyde Kafkaslar yönü,
- Yine Fenikeliler eli ile kuzey Afrika kıyıları yönü.
Birinci ana kol Anadolu ve boğazlar üzerinden MÖ 6.ncı yy. civarında Yunanistan'a uzanır. MÖ 5.nci yyda Tibet köpeği Yunanistan'da bilinmektedir. Bu köpeğe Avrupa'da verilen ad molossus'dur.
Bazı kinologlar iki tip mollosus olduğu görüşündedirler:
- hayvancıların kullandığı hafif tip,
- bekçi ve koruma köpeği olarak kullanılan daha ağır tip.
Yunanistan'da Tibet Mastifi, yani orijinal formdaki köpek, daha ağır olan mastif tipi yada Finike'de olduğu gibi Tibet Köpeği yönünde gelişmedi, her iki tip köpeğe de mollosus adı verildi, ancak daha ağır olan tip koruma ve bekçi köpeği olarak, daha hafif olan tipteki köpek ise çoban köpeği olarak kullanıldı. Başka bir grup kinolog, mollosus'un Tibet köpeğinin Balkan kurtları ile karışmasından ortaya çıktığını savunmaktadır. Balkan çoban köpeği ırkları temelde mollosus'un hafif tipi oldukları için, bu şekilde ortaya çıktıkları düşünmek mantıklı bir görüştür.
Bu köpeğin suretlerini/görüntüsünü sikkeler, heykeller, rölyefler ve Epir Eyaleti sınırları içinde bulunan abtik objelerin üzerinde görmek mümkündür. Epir kabilesi ağırlıklı olarak Dodona'da bulunan Zeus'un Kehanetleri Mabedi civarınad hüküm sürdü, ki bu bölgeye her yerden bir çok insan "Tanrı'nın (Zeus) isteklerini" dinlemeye geliyor ve ayrılırken de burada gördükleri bu köpeklerden beraberlerinde ülkelerine götürüyorlardı.
Molossus Atina'da MÖ 431 de, literatürde anlatıdığı gibi, kadınların tercih edilen refakatçişi olarak, biliniyordu. Aristo da MÖ 384 yılında molossuslar ile ilgili olarl şunları yazdı:
"Molossus ülkesinde, endamı/boyu posu ve saldırganlığı ile, başka ülkelerin köpeklerinden üstün olan bir köpek var ve bu köpek vahşi hayvanlara karşı korunmak için kullanılmaktadır."
Birinci yayılma kolu Epir Eyaleti bölgesinde ikiye ayrılır; bunlardan biri kuzeye Balkanlara, diğeri ise batıya Apeninler bölgesine kadar uzanır. Roma İmparatorluğunun Balkanları işgal ettiği dönemde, Apeninler bölgesine yayılmış bulunan çoban köpekleri, ara ara Balkan bölgesinde yetiştirilen çoban köpekleri ile kırıldilar; temelde, Arnavutluk ve Alpler üzerinden Apeninlere ulaşmış olan molosuslar, Alpler üzerinden Balkanlara Romalılar tarafından ve daha sonra da kuzey yönünde yayılmış olanlar ise yine güneye, Yunanistan'a doğru hareket eden kabilelerce bu bölgeye geri getirildiler (Balkan Çoban Köpeği bölümünde Balkan branşını ile ilgili daha geniş bilgi bulunabilir).
İkinci yayılma kolu, yukarıda da ifade edildiği gibi, Arnatutluk üzerinden Apeninler bölgesine uzanıyordu. Bu yaklaşımı, MÖ 318 il1 272 yıllarında, Kral II. Pir ve ordusunun Apenin bölgesini geçerek Romalılar ile savaştığı ve molosus'un daha ağır ve kalın olup, daha sonra da Italyan Mastifinin de atası olan tipinin, bu dönemde koruma köpeği olarak Apenin bölgesine Kral II. Pir'in ordusu ile ulaşmış olduğu görüşü de destekler. Çoban köpeğinin Apeninler bölgesine bu dönemdemi yoksa daha sonra doğuya yaptıkları seferlerden dönen Romalı lejyonerler tarafından mı getirildiği, zor karar verilecek bir konudur. Bu köpek, Apenin Dağlarından Alplere yayıldı ve burada İsviçre köpeklerinin atalarını oluşturdu (bu noktada Apeninlerden Alplere doğru yayılan bu köpeğin Balkan bölgesi köpekleri ile de karışmış olduğunu düşünmemiz gerekir, zira İsviçre köpeklerinin oluşumunda Balkan köpeklerinin de rolü olduğu bilinmektedir; ayrıca Alpler bölgesinde, Orta Çağda Alpine Molosus/Alp Molosusu diye bilenen bir köpeğin varlığı kayıtlara geçmiş bulunmaktadır), bir yandan da Pireneler üzerinden İber Yarımadasına yayılmışlar ve Pirene, Ispanyol ve Portekiz çoban köpeklerinin ortaya çıkmalarını sağlamışlardır. İber Yarımadasına kadar uzunan bu kol, burada bu defa Kuzey Afrika sahili boyunca yayılarak MÖ. 7.nci yy.da İber yarımadasını işgal eden Itarlar sayesinde Afrika toprağında gelişip, değişime uğrayan Tibet Mastifi ile yeniden kaynaşmış ve kırılmıştır.
İkinci bir kol Almanya ve İngiltereye yönelirken, üçüncü bir kol da doğuya Panonya ve Balkanlar ve Tatras bölgesine yönlendi. Bu kol da burada Balkan kolu ile ve daha sonraki yylarda da Asya'dan kuzey Avrupa yönünde yayılmış olan köpekler ile yeniden birleşti.
İkinci ana kol, kuzeye Kafkaslara yönlendi ve muhtemelen Kuzey Avrupaya daha önce yönlenmiş bulunun kola mensup köpekler ile birleşti, ancak bu yönlenme ile köpeğin buradan Urallar bölgesine ulaşmış olduğu tezi de savunulabilir, zira Ural ve Kafkas köpekleri birbirlerine çok benzerler.
Üçüncü ana kol, Afrikanın kuzey kıyıları boyunca yayıldı. Bugün bile bu kıyı bölgesinin yaygın köpeği varsayılan pariah dog/sokak köpeği/adi köpek ile karışmış da olsa, bu bölgelerde çoban köpeklerine rastlamak mümkündür. Bugün bu bölgede standardize edilmiş bulunan tek ırk Fas Çoban köpeğidir (Maroccan Shepherd Dog).
Yukarıda da ifade edildiği gibi, Araplar Afrika kıyıları boyunca yayılan köpeği beraberlerinde
İber Yarımadası, İspanya ve Italyaya kadar getirmişler, bu köpeğin Italya, Apeninler gölgesinden gelen akrabaları ile karışmasını sağlamışlardır. Bu noktada, her şart altında Mısır Çoban Köpeğinden söz etmemiz gerekir; bazı kinologlar bu köpeğin yerli/otantik Mısır köpeği ile Napolyonun orduları ile Mısıra gelen Fransız köpeklerinin karışımı olarak ortaya çıktığı tezini savunurlar. Başka bir görüşte vardır ki, bu görüş, Napolyonun, Mısır'dan dönerken bu köpeği Fransaya götürdüğü ve Fransa ve ciarındaki ülkelerde bugün bilinen çoban köpeği ırklarının bu köpekten türediğidir. Bu görüş te tabii ki, Afrika Çoban Köpeğinin
Batı Avrupa Çoban Köpeği Irklarını 18. yydan itibaren etkilemiş olduğu tezini destekler.
2. Kuzey yolu Kazakistan ve Kırgızistan'ı kapsar. MÖ 3.ncü bin yıllarında Aral Gölünün güneyinde bulunan bölgede hayvancılık, sığırcılık güçlü bir gelişim gösterdi. Bu bölgede kuzey yolu
- Asya yönünde,
- Urallar yönünde,
- Avrupa-Kuzey Avrupa yönünde üçe ayrıldı.
Asya kolu orta Sibirya ve bugünkü Moğolistan'a yönlendi. Bu bölgedeki çoban köpeği dağılımı dengeli gerçekleşmedi ve fiziksel yapısı yetiştirildiği bölgeye bağımlı oldu. Moğolistan'da bu tip köpeğe bugün Moğol Çoban Köpeği adı verilmektedir.
Urallar kolundan bu bölgede türeyen köpek, Kafkas Çoban Köpeğine benzer ki, Kafkas Çoban Köpeğinin Batı Sibiryaya doğru yayıldığı bilinmektedir. Ural ve Avrupa yönünde yayılan kolun Hazr deniz düzlüklerine kadar birlikte yola devam ettikleri de düşünülebilir.
Avrupa kolu Dağıstan ve Kumo-malniçe üzerinden Kafkaya kolu ile temas eder ve muhtemelen sadece Urallar ve Avrupa yönünde yayılır. Avrupa kolu Ukrayna bölgesine doğudan MÖ 7 ila 4.ncü yyıllarda Avarların göçleri ile ulaşır.
Bu köpekler Hunlar, Avarlar ve Moğollar tarafından bu bölgelere getirilmişlerdir. Bu istila,
Doğu Avrupadan Panonya (Panonnia) ovalarına, Balkanlara ve Batı Avrupaya yayılmıştır. Bu istikamet ile bu bçlgelere yayılan köpekler daha sonra Balkanlar üzerinden Italyaya yayılmış olan kol ile temas eder.
Avrupa kolunun Avrupa topraklarına ilk kez Güney Rus Koyun Köpeği yada Comondor Irkı bir köpeği ulaştırdığı da muhtemeldir. Özel/spesifik tüy yapısı büyük bir ihtimal ile eski USSR steplerinde ortaya çıkan bir mutasyondur.
Kumanların 13.yyda beraberlerinde beyaz bir köpek getirdikleri ispatlanmıştır. Kumanlat Türk orijinli bir ırktır ve 10.ncu yyda Hazar (Azov sea) Denizi bölgesinde bulunmuşlar, 3 yy kadar sonra Moğalların baskıları sonunda bu bölgeyi terk ederek Bugünkü Bulgaristan ve Macaristan bölgelerine gelip yerleşmişlerdir. Yeni gelen bu köpekler, bu bölgeden daha önceden beri bulunan köpeklerde kendi izlerini bırakmışlardır.
Fenikelilerin ilk çoban köpeğini Avrupaya getirmiş olmaları varsayımının yanı sıra, bu köpeklerin Avrupa gelişleri ile ilgili olarak başka bir varsayımlar zinciri de mevcuttur. Bunların en göze çarpanları şunlardır:
1.Çoban köpekleri Avrupaya MÖ324 yılında Büyük İskenderin Avrupaya dönüşü
sırasında getirilmişlerdir.
Ancak Atina'da MÖ 431 yılında çoban köpeğinin biliniyor olması, bu varsayımın doğru olamayacağına işaret eder ve bunu yanı sıra unutulmaması gerekir ki Aristo Büyük İskender'in özel öğretmeni/lalası idi ve Aristo da molosusu yazılarında tarif etmiştir.
2.Romalı lejyonerlerin Asya seferlerinden dönüşte bu köpeği beraberlerinde getirmiş olmaları; bu ihtimal daha mantıklı/kabul edilebilir olabilir, zira Romalıların kendileri
için daha önce bilinmeyen herşeyi eve dönerken yanlarında geri getirdikleri
bilinmektedir.
3.Çoban köpekleri Avrupaya 1235 yılında gelip Tisa Nehri boyuna yerleşen 7 Kuman
kabilesince getirilmişlerdir.
Beyaz çoban köpeklerinin Avrupa'ya yalnız Kumanlarca getirilmiş olduğu varsayımı kabul edilemez, çünkü bu tip köpekler Kumanların Avrupaya gelişnden yaklaşık 1500 yıl önce Yunanistan ve orta Italyada biliniyordu. Bu sebeple çoban köpeği ırklarının Avrupaya Kumanlar ile gelen Kuvas'tan türemiş oldukları varsayımı doğru olamaz. Ancak, 13. yyda Avrupaya kumanlarla gelen bu köpeğin Avrupa köpek ırklarının gelişiminde önemli bir rol oynadığı gerçeği hala geçerlidir.
Bembeyaz renkte olmayan, doğulu köpeklerin soyundan gelen bugünün çoban köpekleri, bu köpekler de tam olarak beyaz olmadıkları, ama beyaz renkleri yaşadıkları bölgede geçerli şartlara uyarak, insan eli ile seleksiyona uğrayarak, ve zaman zaman kurtlar ile de çiftleşmeleri neticesinde, zaman içinde renk variyasyonlar göstermeye başlamışlardır.
Avrupa Çoban Köpeği ırkları üzerinde etkili olan son köpek göçü dalgası 15 ila 18yylarda Türklerin (Osmanlıların) Avrupayı istalası sırasında yaşanmıştır. En çok Kazakistan bölgesinden getirilen Kahverengi, gri, boz ve çapar(brindle), siyah ve boz gibi dominant/baskın renklerdeki Türk Köpekleri, Avrupa çoban köpeklerinin renklerini geniş ölçüde etkilemişlerdir.
Bugün mevcut çoban köpekleri iki temel gruba ayrılabilir:
- Düz/düzgün/kısa tüylü köpekler ve
- Kaba, uzun ve kabarık tüylü köpekler.
Bu her iki tip te az çok değişime uğramış olan otantik Tibet Köpeğinden türemiştir.
Birinci tip bazı ırklarda omuz yüksekliği ve bazılarında renk dışında neredeyse değişime uğremeden kalmıştır. Bunların tümü bugünkü Sarplanninac veya Slovak Bekçi Köpeği tipindeki ırklardır.
Diğer tip yaşam alanı, iklim ve benzer sair etkiler neticesinde birtakım değişimler geçirmiştir. Bunlar Polonya Ovalarının bugünkü köpekleri, Bergham Çoban Köpeğidir. Yaşam alanı ve iklim etkilerinin yanı sıra, başka ırklar ile karışmaları neticesinde psikofizik değişimlerde geçirmişlerdir. Bu köpeklerin başlıca özellikleri tüylerinin düzenli taranmaması halinde karışmasıdır.
Her iki tip köpek göçebe hayvan/sığır üreticileri ile Asya'dan Avrupa2ya gelmiş ve birbirlerini belli ölçülerde etkilemişlerdir.
Önceleri takas ve daha sonra sığır ticareti sebebi ile köpek ırkları arasında, hayvan sürüsünü onu koruyan köpek yada köpekler ile birlikte satmak adet olarak yerleştiğinden, belirli etkileşimler gerçekleşmiştir. Örnek olarak Fransız koyun sürülerinin 18.nci yy.da Macaris- tan'a satılmaya başlanması ile Macaristan'a gelen Fransız Çoban Köpeklerinin, Macar Köpekleri üzerinde izler bırakmış olmaları gösterilebilir.
Çoban köpekleri arasında, başka ırklar ile kırılma ve seleksiyon neticesinde bazı ortak özelliklerden sapmalar gözlemlensede, bunların çoğu temelde benzer bedensel ve psikofizik özellikler gösterirler. Bu köpeklerin büyük, güçlü, duygusuz-kama biçimli kafaları, rahatça çenelerine kadar sarkan ve uzun tüylü ırklarda tüyün içine gizlenmiş kulakları vardır. Güçlü bedenleri, güçlü bir iskelet ve adele yapısından oluşur. Beden boyu, omuz yüksekliğinden fazladır, göğüs kafesi hacimli ve uzundur. Uzun tüylü ırklar daha yaygındır, ancak kısa tüylü ırklar da vardır. Kısa tüy daha ziyade Akdeniz iklim bölgesi çoban köpekleri gibi mutedil iklimlerde yaşayan ırklarda görülür.
Kıvırcık tüylü köpekler daha ziyade steplerde yaşayan ırklarda daha sert iklim koşulları sebebi ile görülür (Güney Rus Çoban köpeği gibi).
Uzun tüylü tipin karakteristik uzun ve sert tüy yapısı, sadece burun ve gözlerin etrafı başın/kafatasının üst bölgesi hariç tüm bedeni kaplar. Ayrıca boyun bölgesinde özellikle uzun tüyler bulunur ve güçlü bir yele oluştururlar; aynı zamanda arka bacakların arka taraflarında ve kaba görünüşlü kuyrukları da bol tüylüdür.
Renkleri tamamen beyaz, gri, kahverengi, krem olur, yada ana beyaz renk üstünde kahve- rengi, sarı veya siyah lekeli olabilirler. Kurt rengindede olabilirler; bu renk demir grisinden çelik grisine kadar değişebilir ve kafalarında siyak bir maskeleri vardır.
Bu köpeklerin karakterleri de çok önemlidir. Ağırbaşlı, sakin, güçlerinin farkında, küçük köpeklere karşı toleranslıdırlar. Ama bölgeleri yada efendileri tehdit altında kaldığında, korkunç savaşçılara dönüşürler.
Çoban köpekleri insan ile karakteristik bir ilişki geliştirmişlerdir. Onlar için yetişkin bir insan bir arkadaş yada bir müttefiktir. Aşağılanmak ve ikinci sınıf muamelesi görmeye tahammülleri yoktur. İyi ilşkiler kurmak zordur ancak bir kişiye tam anlamıyla bağlanırlar.
Çocuklar onlar için güç kullanılmaması gereken efendiler ve oyun arkadaşlarıdır. Bekçilik adına kalın bir sesle havlamak varlıklarına işlemiştir ve bu tavrı sergilemekten asla geri durmazlar. Bu özellikler çoban köpeğini bir yandan oldukça ilkelmiş gibi gösterirken diğer yanda da saygıya şayan kılar.
2. KOYUN KÖPEKLERİ
Çoban köpekleri ile karşılaştırıldıklarında koyun köpekleri ırklarının oluşum süreci açısından çok daha genç, görevlerinin de çoban köpeklerine göre çok daha komplex/karmaşık olduğu görülür. Çoban köpeği sürüyü çoban başında olsun yada olmasın, yırtıcılara karşı korurken, koyun köpekleri sürü ile "çalışır". Bu grup köpeğin oluşumunun geçmişi belirsiz ve bulanıktır.
Bugün bildiğiz kadarı ile koyun köpekleri 250 ila 300 yaşındadırlar. En eski ırklara mensup köpekler kare vücut yapısında, lupoid (kurt benzeri) bir kafası olan, dik kulaklı köpeklerdir.
İskandinav köpekleri bu yapıdadırlar (bunlar avda ve ren geyiği sürülerinde kullanılırlar) ve Avrupanın başka bölgelerinde de benzer köpek ırkları mevcuttur: Spitzler – bir zamanlar sığır köruma köpeklerine bekçi spitzler denmiştir. Hırvat Koyun Köpeği "orijinal" köpeklerin en güneyde yaşayanıdır.
Bu köpeklerin anavatanının Iran'ın ve doğu Asya'nın alçak böge stepleri olduğu kabul edilir.
Hint kurdu bu köpeklerin atası idi. Bugün bile Hint Kurdu yavrularının kulakları, bir çok koyun köpeği ırkının da olduğu gibi sarkan kulaklardır.
"Eski" koyun köpeği Avrupa'ya yaklaşık olarak MÖ 4000 yılında, güney doğudan başlayan alt tabaka göç dalgası ile Asya'dan gelmişti ve Çekya-Morova-orta Almanya üzerinden geçip,
Dinyeper Nehri ile Panonnia arasına yayılmıştı. Bu köpek dik kulaklı idi.
Bazı yazarlar, bu grup köpeğin Canis Familiaris Palustris – son buz devri köpeği, adı verilen köpek formu ile direkt akrabalığı olduğu görüşündeyken, bazıları da onun Canis familiaris matris optimae formundan geldiği tezini savunurlar.
Johan Keys De Canibus-britanicus 1576 da, efendisinin komutu üzerine dağılmış yada kaybolmuş bir koyun sürüsünü, efendisinin getirmesini istediği yere getiren bir koyun köpeği tarif eder.Keys ayrıca şunları da anlatır: "...köpeğin bu yeteneklere ulaşabilmesi için doğru bir üretim ve iyi bir eğitim gerekir, ki doğru üretim ancak binlerce yıllık seleksiyon ile mükemmelleş-tirilmiş içgüdülere sahip köpekler ile yapılabilir. Öyle bu ciddi seleksiyon neticesinde üretilen köpek bir koyun sürüsünün yakınına getirildiğinde koyun köpeği içgüdüleri akvite olur. Köpek koyunları ısırmamalı ama koyunlar köpeğe itaat etmelidirler."
Bu temel kabulden hareketle, başarabildiği işin kontrol edilmesi ile yapılan seleksiyonun 16.ncı y.y. yada daha önce başlamış olduğu sonucuna varabiliriz.
Yüzyıllardır koyun köpeklerinin sahip olmak zorunda oldukları ve bu grup köpek için bir slogan haline gelmiş olan bu özellik, "görevi yerine getirme arzusudur". Bu gruba mensup köpekler, bu özellikleri sayesinde ordu, polis, gümrük, kurtarma teşkilatlarında ve kör rehberi olarak 20.nci y.y.ın başından beri kullanılabilmişlerdir.
Koyun köpekleri ırklarına ait belirleyici özelliklerin yanı sıra bir çok başka ortak özelliğe de sahiptirler. Kafaları kama biçimli (lupoid), üçgen kulakalrı diktir. Boyunları gövdelerine yaklaşık 60 derecelik bir açı ile bağlanır. Gövdeleri genelde kare (her ne kadar dikdörtgen gövde yapılı ırklar varsa da) gögüsleri derin ve orta/makul genişlikte, sağrılsrı keza orta/makul uzunlukta ve hafifçe düşüktür. Bacak kemikleri düzgün, orta boyda, bacak açıları makul ölçüde kapalıdır. Kuyruklarını genelde orak şeklinde tutarlar. Postları kalın, güçlü, sert ve hatta keskin olup fiziksel çevre eetkileri ve dış etkilere karşı çok iyi koruma sağlarlar. Kılları genelde uzundur ancak seleksiyon ve iklim koşullarının etkileri ile oluşmuş kısa tüylü ırklarda vardır. Biçimi açısından tüyleri dalgalı, kıvırcık, hatta kabarık olabilir. Renkleri değişkendir, ama genelde siyak-gri-kahverengi arasındadır, beyaz renk nadir görülür.
3. SIĞIR GÜDÜCÜLER
Yaptıkları iş, yani sığırları pazar yeri yada üretim yerinden kesimhaneye kadar refaket ettikleri/güttükleri için, bu adı almışlardır. Bu grup köpeğe, kasap köpekleri, kesimhane köpekleri yada sığır köpekleri, genelde sığırlar ile çalıştıkları için, gibi adlar da verilmiştir.
Onlar (bu görevi yapan köpekler) batı Avrupa bölgesinde üretildiler. Belli bölgelere ait bu köpeklerin, çoban köpeklerinin Avrupa mastif ırkları ile melezlenmeleri neticesinde ortaya
çıktıkları/üretildikleri düşünülür.
Bu köpekler beden yapıları ve beden karakterleri açılarından çoban köpeklerine çok benzerler, ancak bedenleri daha iri, kafaları daha ağır ve genelde tüyleri daha kısadır.
Zaman içinde bu grup köpeğin orijinal üretilme amacı unutuldu ve bu grup köpeklerin kaliteleri abartılarak bunlar hizmet köpeği (Rottweiler ve Flandriya Sığır Köpeği-Flandriya kısmen Belçika ve kısmen de Fransa'da kalır), koruma köpeği (Berner Sennenhund) ve çekme köpeği (Belçikada) olarak kullanıldılar.
Balkanlarda bu grubun tipik bir temsilcisi olarak nitelenebilecek bir köpek yoktur
Yorumları: 115
Konuları: 0
Kayıt Tarihi: 08-11-2008
Verdiği Teşekkür: 0
Aldığı Teşekkür: 0
RE: FCI (dunya kopek federasyonu) kopek bılım adamı DR UROSEVIC TEN
Yukardaki makaleyi bir tek soru çürütür sn boz.Neolotik dönemde insanoğlunun ihtiyaclarına göre köpek üretti ve sınıflandırdı demek kocaman bir hikaye.Oldu olacak DNA kopyalama çalışmalarında insan oğlu bu dönemde başladı denseydi.Şaka bir yana İnsanoğlu,o dönemlerde etrafındaki bir çok nimetin farkında bile degilken Köpekleri ihtiyaclara göre egitti ve üretti demek sencede mantıksız ve olanaksız değilmi.Bahsedilen dönemden bile çok ileri bir dönemlerde toprakdan çanak çömlek yapmayı keşfetmişken Köpekleri ihtiyaclarına göre üretti demek çok komik geldi bana. Yazının tamamını okumadım kusura bakma, ama okudugum kadarı,daha fazla okumamın anlamsız oldugunu gösterdi.
Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. TR KANGAL web sitesi hayvan severlerin oluşturduğu bir platformdur. sitemizde kumar, bahis vb. yasadışı faaliyetlerin sağlanması söz konusu değildir. trkangal.com daki videolar internet ortamında yayın yapan diğer video sitelerinden alıntıdır. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan "yer sağlayıcı" olarak hizmet vermektedir. 5651 Sayılı kanun’un 8. maddesine ve T.C.K’nın 125. maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. İlgili yasaya göre, site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, sitemiz "uyar ve kaldır" prensibini benimsemiştir. sitemiz de sansürlenmemiş içerik yoktur. telif hakkına konu olan eserlerin yasal olmayan bir biçimde paylaşıldığını ve yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahipleri veya meslek birlikleri, hakkında t34h3r@trkangal.com mail adresinden bize ulaşabilirler. Buraya ulaşan talep ve şikayetler tarafımızdan incelenerek, şikayet yerinde görüldüğü takdirde ihlal olduğu düşünülen içerikler sitemizden kaldırılacaktır. ayrıca, mahkemelerden talep gelmesi halinde hukuka aykırı içerik üreten ve hukuka aykırı paylaşımda bulunan üyelerin tespiti için gerekli teknik veriler sağlanacaktır.